ARAÇLARIN TRAFİK TESCİL İŞLEMLERİ NEREDE YAPILIR?
Karayolları Trafik Kanunu’nun Belge veya Plaka Vermeye Yetkili Kuruluşlar başlıklı 21. Maddesinin ek fıkrası Birinci fıkrada sayılanlar dışında kalan bütün araçların tescilleri, araca ait belgelerin düzenlenmesi, kişiselleştirilmesi, kişiselleştirilen belgelerin basımı ve ilgililerine elden veya posta aracılığı ile teslimi işlemleri Emniyet Genel Müdürlüğü veya bağlı trafik tescil kuruluşlarınca yapılır. Emniyet Genel Müdürlüğü; ilk tescili yapılacak araçların tesciline esas teşkil edecek işlemleri elektronik ortamda bilgi paylaşımı yoluyla yapmak üzere, elektronik ortamda oluşturduğu bir ay süre ile geçerli tescile ilişkin geçici belgeyi basmak ve araç sahibine vermek üzere kamu kurum veya kuruluşları ile gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerini yetkilendirebilir. Yetkilendirilen bu gerçek veya özel hukuk tüzel kişileri, yapacakları işlemleri aralarında düzenleyecekleri protokol çerçevesinde başka gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerine de yaptırabilirler. Araca ait kişiselleştirilen belgelerin basımı ve ilgililerine elden veya posta yoluyla teslimi, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından belirlenen kamu kurum veya kuruluşları ile özel hukuk tüzel kişilerine de yaptırılabilir. Bu işlemlerin yapılmasına dair usûl ve esaslar yönetmelikte belirlenir.
Karayolları Trafik Kanunu 22. Maddesi Ek fıkra: 6111 – 13.2.2011 / m.57) Birinci fıkrada sayılanlar dışında kalan bütün araçların tescilleri, araca ait belgelerin düzenlenmesi, kişiselleştirilmesi, kişiselleştirilen belgelerin basımı ve ilgililerine elden veya posta aracılığı ile teslimi işlemleri Emniyet Genel Müdürlüğü veya bağlı trafik tescil kuruluşlarınca yapılır.
Araçların Satış, Devir ve Tescil Hizmetlerinin Yürütülmesi Hakkında Yönetmelik’in 9.maddesi Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık araçlarından kendilerince belirlenenler ile Milli İstihbarat Teşkilatı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, diplomatik ve konsüler misyonlar ile uluslararası kuruluşlar ve bunların diplomatik ve konsüler muafiyeti bulunan mensuplarının ve güvenlik gerekçesiyle İçişleri Bakanının onayıyla kapsama alınacak araçlara dair her türlü tescil işlemi ile belge ve plakalarını verme işlemi, araçların özel tahsisli plaka işlemleri ve tüm sivil plaka işlemleri Emniyet Genel Müdürlüğü ve bağlı trafik tescil kuruluşlarınca yapılır, araç tescil belgesi ve plaka basım talep belgesi verilir.
Karayolları Trafik Kanunu ve Araçların Satış, Devir ve Tescil Hizmetlerinin Yürütülmesi Hakkında Yönetmelik incelendiğinde, araçların trafik tescil işlemlerinin davalı idare veya davalı idareye bağlı trafik tescil kuruluşlarınca yapılması gerektiği görülmektedir.
MÜNFERİT İTHAL EDİLEN ARAÇLAR İÇİN TRAFİK TESCİL KURULUŞLARINA SUNULMASI GEREKEN EVRAKLAR
https://www.egm.gov.tr web adresinde de görüleceği üzere trafik tescil kuruluşlarında tescil edilecek araçlar için gerekli evraklar belirtilmiştir. İdarenin veya idareye bağlı trafik tescil kurumlarının yukarıda belirtilen belgelerin sunulması hususunda yetkili kurum olduğu ve dolayısıyla bu evrakların eksiksiz olduğunu denetleme yükümlülüğü vardır. Bunlar;
- Gümrük trafik şahadetnamesi (ilgili gümrük müdürlüğü tarafından bir üst yazı ekinde gönderilmesi gerekmektedir)
- Uygunluk belgesi
- Zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi
- Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ödeme belgesi
- Nüfus cüzdanı
- Şoförler odasından alınan araç tescil dosyası
- Sadece ÖTV’den muaf olan araçlar için araç özelliklerine ve sahibinin kimlik bilgilerine göre doldurulmuş şoförler odasından alınan iki adet araç trafik tescil ve müracaat işlem formu
- Araç tüzel kişilik adına tescil edilecek ise ticaret sicil gazetesi
- Oda sicil kaydı ve imza sirküsü
DAVA AÇMA SÜRESİ
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesi ‘1. İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka süretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında otuz gün içinde cevap Verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir.
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 10. Maddesi “1. İlgililer, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilirler. 2. (Değişik: 10/6/1994-4001/5 md.) Otuz gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İlgililer otuz günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilirler. Otuz günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgili bu cevabı, isteminin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebilir. Bu takdirde dava açma süresi işlemez. Ancak, bekleme süresi başvuru tarihinden itibaren dört ayı geçemez. Dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, otuz günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabilirler.
İdare Mahkemeleri’nde dava açma süreleri ise 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Hakkında Kanunun 7.maddesi ”Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür.
Bu süreler, zarar görenin idareye zararının tazmini için başvurup ret veya kabul cevabı aldıktan sonra başlamaktadır. Kanun maddelerinden de anlaşılacağı üzere dava açma süresi, zarar görenin idareye zararının tazmini için başvurduktan 30 (otuz gün) sonra başlamaktadır ve otuzuncu günün sonunda zarar gören 60 (altmış gün) içinde dava ikame edebileceği gibi bekleme süresinin de geçmesini bekleyebilir. Ancak bu bekleme süresi 4 (dört) ayı geçemez.
İDARENİN SORUMLULUĞU
Motorlu taşıtların trafiğe tescili ile amaçlanan, bu araçlar üzerinde tasarruf güvenliğinin sağlanması ve çalıntı araçların bir başkası adına tescil edilmesinin önlenmesidir. İdarenin bu denetim görevini yerine getirirken, kayıtları düzenli tutması, taşıtların model, MOTOR VE ŞASİ NUMARALARI İLE TESCİLİ İSTENEN ARACIN KARŞILAŞTIRILMASI ve bunun yanında sunulan belgelerin doğruluğunun araştırılması gerekmektedir. İdarenin denetim görevini gereği gibi yerine getirmemesi idarenin hizmet kusurunun oluşmasına sebebiyet verir.
Hizmet kusuru; idarenin yürüttüğü kamu hizmetinin hiç işlememesi, kötü işlemesi veya geç işlemesi sonucu ortaya çıkan ve idarenin ortaya çıkan zararı ödemesini öngören bir sorumluluk türüdür. Kamu hizmeti kusurlu bir şekilde yürütülmekteyse veya bu faaliyet beklenen hizmet gerekleriyle bağdaştırılamayacak nitelikteyse idarenin hizmeti kusurlu yürüttüğünün kabulü zorunludur.
Anayasanın 125. maddesinde; İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu ve idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu düzenlenmiştir. Buna göre, idarece hizmetin işleyişi ve yerine getirilmesi sırasında gerekli önlemlerin alınmaması, hizmetin iyi işlememesi, kusurlu işlemesi gibi nedenlerle kişilere verilen zararlar idare tarafından tazmin edilmek durumundadır.
Ayrıca, hizmeti yürüten personelin görevi sırasında yaptığı eylem ve işlemlere ilişkin kişisel kusurlarının da hizmet kusuru oluşturacağı ve idarenin de bu zararın tazminiyle sorumlu tutulacağı, idare hukukunun bilinen ilkelerindendir.
Hizmet kusuru, kamu hizmetinin organizasyonu ve işleyişinden kaynaklanır. Ancak idarenin işlem ve eylemleri dolayısıyla hizmet kusuru işlediğini söyleyebilmek için saptanan hukuki sakatlığın bir dereceye kadar ağır ve önemli olması gerekmektedir.
Motorlu araçların trafiğe tescilinden amaçlanan, bu araçlar üzerinde tasarruf güvenliğinin sağlanması ve çalıntı araçların bir başkası adına tescilinin önlenmesidir. İdarenin bu hizmeti yerine getirirken, kayıtların düzenli tutulması, taşıtların model, motor ve şasi numaraları ile tescili istenen aracın karşılaştırılması ve bunun yanında sunulan belgelerin doğruluğunun araştırılması gerekmektedir.
T.C DANIŞTAY 15. DAİRE 2014/ 9944 ESAS 2015 / 954 KARAR 19.02.2015 TARİHLİ KARARINDA “…sonuç olarak aracın komple çalıntı olduğu, araç üzerinde bulunan güvenlik numaralarına göre aracın daha önce çalınan 34 .. 9432 plakalı otomobil olduğunun tespit edildiği belirtilmiştir…… Davalı idarece; davacıya ait araca el konulmak suretiyle gerçekleştirilen eylem ve işlemlerin idarenin yürüttüğü hizmetin bir gereği olarak tesis edildiği düşünülse de, bu durum davalı idarenin aracın tescili aşamasında kusurlu hareket ettiği gerçeğini ortadan kaldırmayacağından davalı idarece tescil işleminin kusurlu olarak işletilmiş olması nedeniyle davacının uğramış olduğu zararın tazmini gerekeceğinden aksi yöndeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır….”
T.C. DANIŞTAY 15. DAİRE 2013/8932 ESAS 2017/1580 KARAR 05.04.2017 TARİHLİ KARARINDA ”Hizmetin iyi işlememesi sonucu kişilerin zarara uğramaları halinde, doğan zararların idare tarafından karşılanması gerekmektedir. Ayrıca, hizmeti yürüten personelin görevi sırasında yaptığı eylem ve işlemlere ilişkin kişisel kusurunun hizmet kusuru oluşturacağı ve idarenin de bu zararın tazminiyle sorumlu tutulacağı, idare hukukunun bilinen ilkelerindendir.”
T.C. DANIŞTAY 15. DAİRE 2013/1797 ESAS 2017/1576 KARAR 05.04.2017 TARİHLİ KARARINDA “motor ve şasi numaraları değiştirilmek suretiyle change yapılmış çalıntı bir araç olduğunun tespit edildiğinin bildirildiği görülmüş olup, bu durumda aracın ilk tescilinin sahte belgelerle Beşiktaş Trafik Tescil Büro Amirliği’nde yapıldığının açıkca belirlenmesi sebebiyle trafik kayıt ve tescil hizmetinin gereği gibi yürütülmemesi/hatalı tescil sonucu meydana gelen zararın, hizmetin kusurlu işlemesi sebebiyle ortaya çıktığı ve idare tarafından tazmin edilmesi gerektiğinden”
T.C. DANIŞTAY 15. DAİRE 2013/1869 ESAS 2016/5967 KARAR 12.12.2016 TARİHLİ KARARINDA “Motorlu araçların trafiğe tescilinden amaçlanan, bu araçlar üzerinde tasarruf güvenliğinin sağlanması ve çalıntı araçların bir başkası adına tescilinin önlenmesidir. İdarenin bu hizmeti yerine getirirken, kayıtların düzenli tutulması, taşıtların model, motor ve şasi numaraları ile tescili istenen aracın karşılaştırılması ve bunun yanında sunulan belgelerin doğruluğunun araştırılması gerekmektedir. Davalı idarece; davacıya ait araca el konulmak suretiyle gerçekleştirilen eylem ve işlemlerin idarenin yürüttüğü hizmetin bir gereği olarak tesis edildiği düşünülse de, bu durum davalı idarenin aracın tescili aşamasında kusurlu hareket ettiği gerçeğini ortadan kaldırmayacağından, davalı idarece tescil işleminin kusurlu olarak işletilmiş olması sebebiyle davacının uğramış olduğu zararın tazmini gerekir.”
T.C. DANIŞTAY 15. DAİRE 2013/1799 ESAS 2017/1577 KARAR 05.04.2017 TARİHLİ KARARINDA “davacı adına 80 KT … plaka sayısıyla tescil edildiği, davacı tarafından üç yılı aşkın süre kullanıldıktan sonra çalıntı ve change olduğunun tespiti üzerine araca el konulduğunun anlaşıldığı, motorlu araçlardaki tasarruf güvenliğinin korunması ve sağlanmasının idarenin görevi olduğundan, trafik kayıt ve tescil hizmetinin gereği gibi yürütülmemesi sonucu meydana gelen zararın, hizmetin kusurlu işlemesi sebebiyle ortaya çıktığı ve idare tarafından tazmin edilmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüyle aracın ikinci el satış bedeli olan 56.000.00 TL’nin davalı idareye yapılan başvuru tarihi olan 06.12.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesi,”
T.C. DANIŞTAY 15. DAİRE 2013/1608 ESAS 2017/1575 KARAR 05.04.2017 TARİHLİ KARARINDA “davacının aracı ikinci el olarak idarece hatalı olarak tutulan tescil kayıtlarına güvenerek satın aldığı, bu durumda aracın ilk tescilinin sahte belgelerle Samsun İl Trafik Şube Müdürlüğü’nde yapıldığının açıkça belirlenmesi sebebiyle trafik kayıt ve tescil hizmetinin gereği gibi yürütülmemesi sonucu meydana gelen zararın, hizmetin kusurlu işlemesi sebebiyle ortaya çıktığı ve idare tarafından tazmin edilmesi gerektiğinden, davanın kısmen kabulüyle ARACIN EL KOYMA TARİHİ OLAN 07.01.2008 tarihi itibariyle ikinci el satış değeri olan 30.000,00 TL maddi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesi”
Tam yargı davalarında özel görevli bir mahkeme yoksa genel görevli mahkeme idare mahkemesidir.
TAM YARGI DAVALARINDA GÖREV
Tam yargı davalarında özel görevli bir mahkeme yoksa genel görevli mahkeme idare mahkemesidir.
TAM YARGI DAVALARINDA YETKİ
İYUK Madde 36
İdari sözleşmelerden doğanlar dışında kalan tam yargı davalarında yetkili mahkeme, sırasıyla:
a) Zararı doğuran idari uyuşmazlığı çözümlemeye yetkili,
b) Zarar, bayındırlık ve ulaştırma gibi bir hizmetten veya idarenin herhangi bir eyleminden doğmuş ise, hizmetin görüldüğü veya eylemin yapıldığı yer,
c) Diğer hallerde davacının ikametgahının bulunduğu yer.
İdari mahkemesidir
TAM YARGI DAVALARINDA HUSUMET
İdari Yargılama Usulü Kanunu m.14/3 ”Dilekçeler, Danıştayda daire başkanının görevlendireceği bir tetkik hakimi, idare ve vergi mahkemelerinde ise mahkeme başkanı veya görevlendireceği bir üye tarafından:
a) Görev ve yetki
b) İdari merci tecavüzü
c) Ehliyet
d) İdari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı,
e) Süre aşımı
f) Husumet
g) 3 ve 5 inci maddelere uygun olup olmadıkları
yönlerinden sırasıyla incelenir.
İdari Yargılama Usulü Kanunu m.15/1 ”Danıştay veya idare ve vergi mahkemelerince yukarıdaki maddenin 3 üncü fıkrasında yazılı hususlarda kanuna aykırılık görülürse, 14 üncü maddenin; a) 3/a bendine göre adli yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine; idari yargının görevli olduğu konularda ise görevli veya yetkili olmayan mahkemeye açılan davanın görev veya yetki yönünden reddedilerek dava dosyasının görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesine,
b) 3/c, 3/d ve 3/e bentlerinde yazılı hallerde davanın reddine,
c) 3/f bendine göre, davanın hasım gösterilmeden veya yanlış hasım gösterilerek açılması halinde, dava dilekçesinin tespit edilecek gerçek hasma tebliğine,
d) 3/g bendinde yazılı halde otuzgün içinde 3 ve 5 inci maddelere uygun şekilde yeniden düzenlenmek veya noksanları tamamlanmak yahut (c) bendinde yazılı hallerde, ehliyetli olan şahsın avukat olmayan vekili tarafından dava açılmış ise otuzgün içinde bizzat veya bir avukat vasıtasıyla dava açılmak üzere dilekçelerin reddine,
e) 3/b bendinde yazılı halde dilekçelerin görevli idare merciine tevdiine,
karar verilir.”
Yani davacı tarafından hasım mevkiinde yanlışlık yapılmış olması halinde, İdare Mahkemesi’nin yanlış hasım mevkiini düzelterek, dava dilekçesini tespit edilecek doğru hasma tebliğ edebilme yetkisi vardır.
GÜMRÜK İDARESİNİN YAPMASI GEREKENLER
Gümrük Yönetmeliği’nin 38’inci maddesi ” Menşe esaslı ticaret politikası önlemlerine, ilave gümrük vergisine veya ek mali yükümlülük gibi diğer mali yükümlülüklere tabi eşyanın serbest dolaşıma girişinde önlemin, ilave gümrük vergisinin veya mali yükümlülüklerin uygulanmaması için eşyanın söz konusu uygulamalara tabi ülke menşeli olmadığını veya başka bir ülkede gördüğü değişiklik ve işlemler dolayısıyla o ülke menşeli sayılmaması gerektiğini veya İthalat Rejimi Kararı eki listelerde Dünya Ticaret Örgütü üyesi olmayan ülkeler için öngörülen gümrük vergisi oranının aynı listelerde yer alan Diğer Ülkeler sütununda gösterilen gümrük vergisi oranından daha yüksek bir oranda belirlenmiş olması halinde eşyanın Dünya Ticaret Örgütü üyesi ülke menşeli olduğunu tevsik etmek üzere menşe ülkenin veya ihracatçı ülkenin yetkili makamlarınca düzenlenmiş olan menşe şahadetnamesi ibraz edilir.
Gümrük Yönetmeliği’nin 41. Maddesi ”Gümrük idarelerine ibraz olunan menşe şahadetnamelerinde yer alan bilgilerin gerçeğe aykırı olduğu yönünde şüphe veya ihbar bulunması halinde, gümrük idaresince eşya, eşyanın orijinal ambalajı, markası ve patenti gibi hususlarda inceleme yapılır. İnceleme sonucunda şahadetnamenin sıhhati konusunda bir aykırılığın tespiti halinde duruma göre 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu hükümleri uygulanır. Gümrük idaresince yapılan inceleme sonucunda şahadetnamenin gerçekliği veya eşyanın gerçek menşeine ilişkin bilgilerin doğruluğu hakkında yeterli bir kanaat elde olunamaz ve tereddüt devam eder ise, şahadetname bu kanaati uyandıran tüm bilgi ve belgeler ile birlikte sonradan kontrol talebiyle Müsteşarlığa gönderilir. Müsteşarlıkça ihracatçı ülke gümrük idaresi nezdinde yapılan incelemeler sonucunda elde olunacak bilgiler çerçevesinde, duruma göre yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılması için keyfiyet ilgili gümrük idaresine bildirilir.
Yani yukarıda arz edilen Gümrük Yönetmeliği’nin 38 ve 41. Maddelerinden de anlaşılacağı üzere, şase numarası değiştirilmiş change aracın ülkeye girişinin yapıldığı gümrük idaresinin, aracın menşe şahadetnamesinde yer alan bilgilerinin gerçekliğini incelemesi aksi takdirde 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
TAZMİNATTA FAİZ BAŞLANGICI
Danıştay İDDK 2020/1621 E. 2021/394 K. No’lu 04.03.2021 tarihli “İdari yargı uygulamasında faizin, idarenin tazmin borcu bağlamında kişilerin, idarenin eylem ve/veya işlemlerinden dolayı uğradıkları zararların giderilmesi istemiyle başvurmalarına karşın, idarenin zararı kendiliğinden ödemeyip, yargı kararıyla tazminata mahkûm edilmesi sonucunda, idarenin temerrüde düştüğü tarihten tazminatın ödendiği tarihe kadar geçen süre için 3095 sayılı Kanun’a göre hesaplanacak tutarı ifade ettiği,” ş